4 Matching Annotations
  1. Sep 2021
    1. Ben ilk ve ortaokula giderken ABD Başkanları sırasıyla Richard Nixon, Gerald Ford ve Jimmy Carter idi. Nixon 1974’te başkanlıktan ayrıldı ve 20 yıl daha yaşayıp 1994’te öldü. Gerald Ford, 1977’de Başkanlıktan ayrıldı, yaklaşık 30 yıl daha yaşayıp 2006’da öldü. Jimmy Carter 1981 yılında Başkanlıktan ayrıldı. Hâlâ hayatta. Saygın bir hayat sürüyor. “Devlet” kelimesinin kullanıldığı ülkeler için aynı şeyi söylemek mümkün mü?
    2. Bu toplumlarda yöneticiler, devletin tedavül eden bir şey olduğunu bildikleri için, ellerinden uçmaması için, devlete olabildiğince sarılıyorlar. Ancak bunda uzun vadede pek de başarılı olamıyorlar. Çünkü “devlet” temellük edilebilen, sahip olunabilen bir şey değildir. “Devlet” kelimesinden, bu kelimenin kökünde bulunan “d”, “v” ve “l” harflerini atmak nasıl mümkün değil ise, bu kelimenin cari olduğu toplumlarda, “devlet” olgusundan “tedavül”ü de atmak mümkün değildir. “D”, “v” ve “l” harfleri “devlet” kelimesinin nasıl aslî harfleri ise, “tedavül” de “devlet” olgusunun aslî niteliğidir. Daha açık bir şekilde söyleyelim: Devlet kimseye ömrü billah yar olmaz. Devletin geçici olarak kime yar olacağı ise, bu toplumlarda, hukuka değil, “talih”e bağlıdır. Bu talih ise, bir “talih kuşu” misali, dönüp dolaşan bir şeydir.
    3. Ne var ki, “devlet” kelimesinin kullanıldığı toplumlarda devlete nail olmanın kuralları olmadığından veya bu kurallara uyulmadığından ve keza devlete nail olmanın kamu hizmetini yürütmekten başka bir anlamı olmadığı bilinmediğinden, devlet, “tıpkı bir altın top gibi” elden ele dolaşmaktadır. Neticede devleti ele geçirenlerin “ikbal ve nüfuzu” kendi şahısları açısından kalıcı olamamakta, bir talih ve tesadüf eseri devleti ele geçirenlerin elinden devlet, bir başka talih ve tesadüf sonucu, bir “talih kuşu”nun bir baştan diğer başa uçup gitmesi misali uçup gitmektedir.  
    4. Kelimelerin etimolojik kökleri ile bu kelimelerin ifade ettikleri kurumların kaderlerinin aynı olacağı düşüncesi şaşırtıcı, spekülatif yönü ağır basan bir düşüncedir. Ama yine de kayda değer bir düşüncedir. Neticede bir olguyu veya bir kurumu ifade etmek için kullanılan kelimelerin tarihsel süreçte rastlantı sonucu seçilmediği de bir gerçek. Muhtemelen hukuk terimlerinin de sosyal, kültürel, psikolojik kaynakları var.

      Kelime sahibi olduğu etimolojik kaynağından ismini aldığı kelimenin eğilimini taşır düşüncesi. İnsanlar bir şeyi adlandırırken sahip olduğu dil yapısında eşdeğer paralellik gördüğü yapılar üzerinden hareket eder aslında bir nevi bu özellikleri taşıdığına kanaat getirilen (tecrübe edilmiş) yapılar üzerinden isimlendirme yapılır.